İslami kesimin zaman zaman “din birleştirici çimentodur”
gibi söylemlerle somutlaşan, su yüzüne çıkan kürt sorununa dair çözüm teorisi.
Geçmişte bir izdüşümü olmasına rağmen günümüzün koşulları, realitesi göz önüne
alındığında gerçekçi olmayan bir yaklaşımdır. Çünkü, aynı kesimin öncelikle
kürt sorununu algılayış biçimi yanlıştır. İslami kesim kürt sorununu, kendisini
tehlike olarak gören ve tehlikenin boyutlarını kendi açısından limit değerlere
ulaşması halinde en iyimser haliyle 28 şubat ve benzeri müdahalelerle sistemin
dışına itmekten çekinmeyecek, gözünün yaşına bakmayacak, resmi ideoloji,
Kemalist ideolojinin penceresinden “izlerken”, çözüm önerisini kendi penceresi,
değer yargıları ile sunmakta. Haliyle teşhis bugünün parametreleri, çözüm dünün
koşulları ile sunulduğundan çözüm kümesi karşımızda, Kürtler açısından boş küme
olarak durmakta.
İslami kesimin kürt sorununu algılayış genel olarak sorunlu.
çünkü, bu konuyu tanımlarken kendisinin sistemde yeri olmadığını her fırsatta
defalarca dile getiren resmi ideolojinin tanım kümesinin dışına çıkamamakta.
Hatta kimi zaman bunu kendisinin sisteme
ne kadar entegre olduğunun ıspatına dair bir fırsat olarak görmekte. Bundandır
ki islami kesim de Kürtlerden gelen en masumane ifade edilmiş talebi dahi
bölücülükle, dış güçlerin emellerine alet olmakla, hatta resmi ideolojinin bu
tezlerine ek olarak din kardeşine ihanet etmekle açıklamakta. Bu son tanım
dindar Kürtler için öyle vurucu bir cümledir ki ülkücü Kürtler gibi hilkat
garibesi bir kavramın oluşmasına neden oluyor(du). Yine resmi tarih anlayışında
sunulan “Kürtler Türklerle orta asya dan göçmüş oğuzların bir koludur”, “kürt
yoktur, Kürtçe diye bir dil yoktur” teorisi islami kesimin önemli bir kısmında kalp
ile tasdik, dile ile de sık sık ikrar olarak yankı bulmakta.[benzer sorunlu bir
algılayışı Kürtler in kimi seküler kesimlerinde de görmek mümkün. Onlar da
din-devlet ilişkisinde kendisine sistemde ömür billah yer olmadığını her
fırsatta dile getiren Kemalist ideolojiden yana tavır koymakta. Bakınız: Aysel
tuğluk
Bakınız: dtp’li bir milletvekilinin geçenlerde “laiklik
konusunda tsk gibi düşünüyoruz açıklaması”]
Din kardeşliği cumhuriyet öncesinde Kürtler açısından
“çözüm” olarak bir anlam ifade ediyordu. Çünkü cumhuriyet öncesinde, merkezi
yapının hala güçlenmediği, yerelin her şeyi ile sistemde kendisini en azından
yerel çevrede ifade ettiği koşullarda anlamlı bir yer ediniyordu kendisine.
Eğitimde, siyasette “yapılmayacaklar”a girilmedikçe kendini ifade etmek sistem
açısından bir tehlike arz etmiyordu. Örneğin medreselerde yerel dillerde eğitim
yapmak [ismet özel in açıklamasının bu açıdan bir anlamı var], kendi dilinde
gazete çıkarmak yapılmayacaklar listesinde pek yer bulmuyordu, ve dolayısı ile
sorun teşkil etmiyordu. Oysa cumhuriyetin kurulmasından bir süre sonra eldeki
liste “yapılmayacaklar” değil, “yapılacaklar”
listesiydi. İyi vatandaş olmanın, sözde vatandaş olmamanın yolu da
yapılacakları tam bir iman ile ifa etmekten geçiyordu. Resmi ideolojini
tanımladığı Sünni-türk İslam dinine iman edilecek, Türkçe konuşulacak, sapına
kadar türk olunacak. [burada ayşe hür ün geçenlerde tiroj dergisinde çıkan bir
yazısında okuduğum yazısında 1930’ların bir gazetesinde vatandaş Türkçe konuş
sloganına karşı çıkanlardan “sözde vatandaşlar” şeklinde bahsedildiğini
hatırlatmakta fayda görüyorum].
Din kardeşliği İslamiyet anlayışı “geleneksel” biçimde olan Kürtler için hala
bir anlam ifade etse de, bugünkü şartlarda[ kemalizmin kürt sorunu tanımladığı
koşullardaki] din kardeşliği çözümü, kültürel anlamda bir endlösung, her şeyden
vazgeçmek, büyük kardeşe saygıda kusur etmemek, asimilasyon politikasına boyun
eğmek gibi bir anlam ifade ediyor. ki bunu içine sindirenler veya “acaba din
kardeşime ihanet mi ediyorum” korkusundan buna kimi zaman sessizce evet, kimi
zaman da dezenformasyondan “evet evet” demekteler[yine ayşe hür den:1994 te
alan aşiretinin lideri hamo meral, mhp ye katılma töreninde Kürtçe “biz saf
oğuz türkleriyiz” demiş, buradaki saf ile ne kastedildiği konusunda bir fikrim
yok]. Hatta dilinin kültürünün yok sayılmasına kendi şahsi hayatında dahi karşı
çıkmak şöyle dursun, bunların günlük yaşamdan hızla silinmesine neden olacak kişisel
katkılarda bir beis görmemekte. İnsanlar bu şekilde mutlu ise şüphesiz ki
kimsenin buna itirazı olmasa da bu sonucu ortaya çıkaran nedenlere vurgunun bir
mahzuru olmasa gerek.
Sonuç olarak bugünkü resmi ideolojinin tanımladığı şekildeki
bir kürt algısının olduğu şartlarda, Din Kardeşliği kürt sorununa bir çözümden
öte kültürel anlamdaki Endlösung a adım adım giden yola evet demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder